Dış Basının Yeni Sistemle İlgili Hazımsız ve İlginç Haberleri

Dış basında yeni kabine: 'Piyasalar, Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanı olmasını iyi karşılamayacak'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yemin ederek yeni 5 yıllık görev süresine başlaması ve ardından açıkladığı yeni kabine, İngiltere ve ABD gazetelerinde geniş yer buldu.

Gazeteler özellikle Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmasına dikkat çekti.

BBC Haberi:

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler: Uludere ve gizli Suriye kaydında adı geçen, 15 Temmuz'da rehin alınan komutan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından genelkurmay başkanlığı görevine atanan Orgeneral Yaşar Güler, yaklaşık 10 yıldır ordunun dahil olduğu birçok olayda adı geçen, yakın dönemin en önemli üst düzey komutanları arasında yer alıyor.

64 yaşındaki Güler, Ardahan doğumlu, ailesi ise Bayburtlu. 1974'te Kara Harp Okulu'ndan mezun oldu. 2001'de tuğgeneralliğe , 2013'te de orgeneralliğe terfi etti. Aynı yıl genelkurmay ikinci başkanlığına da atandı.

O dönemde "2019'da genelkurmay başkanı olacak" üç isimden biri olarak gösteriliyordu.

Adı geçenlerden Orgeneral Salih Zeki Çolak, Ağustos 2017'de emekliye sevk edilirken, Orgeneral Ümit Dündar da Güler'in yerine Kara Kuvvetleri Komutanı oldu.

'First Lady'nin elini sıkan komutan'

Yaşar Güler, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara gelmesiyle iyice alevlenen "laiklik" tartışmalarının parçası olan askerlerden biri olmadı.

Adının ilk duyulduğu olaylardan biri ise 2010 yılında Korgeneral ve Ankara Garnizon Komutanıyken, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün "elini sıkması" oldu.

O dönemlerde Türkiye, ülkenin ilk başörtülü First Lady'si Hayrünnisa Gül'ün protokoldeki yeriyle ilgili tartışmalardan geçiyordu. Hayrünnisa Gül'ün resmi karşılama törenlerinde yerini alması, havaalanı protokolündeki yeri ve resepsiyonlara katılması için eşinin cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra 3 yıl beklemesi gerekmişti.

Yaşar Güler'in havaalanındaki törende Hayrünnisa Gül'ün elini sıkması bu tartışmaların sonlanmasında ve First Lady'nin selefleriyle birlikte aynı protokole kavuşmasında önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Güler'in bu tavrı o dönem çok şaşırtıcı bulunmuş olsa gerek ki; bazı yayın kuruluşlarının soruları sonrası Genelkurmay Başkanlığı konuyla ilgili açıklama yapmak zorunda kalmıştı.

Genelkurmay Başkanlığı, Hürriyet gazetesinin "Geçmişte Garnizon Komutanı Arslan Güner tokalaşmazken şimdiki komutan (Yaşar Güler) tokalaşıyor. Genelkurmay'ın bu konudaki tavrı nedir?" sorusuna "törenlerin kıt'alı veya kıt'asız oluşuna göre farklılık gösterdiğini" belirterek yanıt vermişti.

İstihbarat Başkanlığı ve Uludere olayı

Yaşar Güler, "protokol krizinin" fiilen çözülmesinden kısa bir süre sonra Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı görevine atandı.

Güler'in bu görevi sırasında da Uludere olayı yaşandı.

28 Aralık 2011'de Şırnak'ın Uludere ilçesinde bulunan Roboski (Ortasu) köyünden Irak'a geçen bir grup kaçakçı, PKK'lı zannedilerek, F-16 savaş uçakları tarafından vurulmuş, olayda 17'si çocuk 34 kişi yaşamını yitirmişti.

O dönemde de Korgeneral olan Güler, emir-komuta zinciri içerisinde insansız hava araçlarıyla geçilen görüntülerde tespit edilen gruba yönelik top atışının ardından hava operasyonun da uygun olacağına karar veren ilk isim.

Askeri savcılığın olayla ilgili hazırladığı ve Ocak 2014'te kamuoyu ile paylaşılan 16 sayfalık rapora göre, akşam saat 19:00 sularında Genelkurmay Görüntü İzleme Merkezi'ne gelen Güler, burada görüntüleri izledi ve yaptığı değerlendirmede hava harekatının uygun olduğunu tespit etti.

Güler daha sonra konuyu o dönem Genelkurmay İkinci Başkanı olan Orgeneral Hulusi Akar'a aktardı. Birkaç saat sonra da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in talimatıyla gruba hava harekatı düzenlendi.

Olayla ilgili olarak Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı "görevsizlik", askeri savcılık da kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

Casusluk soruşturmasında 'gizli belge' kararı

Yaşar Güler'in istihbarat başkanlığı döneminde yaşanan bir diğer olay da İzmir'deki casusluk soruşturması oldu.

Ağustos 2010'da e-posta ile gelen bir istihbarat üzerine başlatılan davada, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık ve üst düzey askeri yetkiliye "devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermek" suçlaması yöneltildi.

Söz konusu soruşturma sırasında ele geçirilen yaklaşık 700 belgenin gizlilik derecesinin anlaşılması için ise Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı'nda 9 kişilik bir komisyon kurulmuş ve bu komisyon belgelerin "çok gizli" olduğuna kanaat getirmişti.

Sanıklar ve avukatlar o dönemde belgelerin arasında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un konuşması, telefon rehberi ve kamuya açık bazı raporların da bulunduğu gerekçesiyle "çok gizli" tespitinin hatalı olduğunu savunarak, Adli Müşaviri Muharrem Köse ile dönemin İstihbarat Başkanı Güler'i sorumlu tutmuştu.

Daha sonra İzmir'deki bu davada sanıkların tamamı beraat etti ve 2016 yılında bu davayla ilgili kumpas iddialarına yönelik bir soruşturma başlatıldı.

İddianame Nisan 2016'da hazırlandı. İddianamede Güler hakkında da bazı iddialara yer verildi.

İlk davanın sanıkları arasında bulunan Kurmay Albay İrfan Bulut'un belgeleri inceleyen komisyondaki bir kişinin gizlilik derecesiyle ilgili hazırlanan çizelgeye itiraz ettiği ancak Güler'in bu kişiyi "azarlayarak heyetten çıkardığını" ve kendisinin imzalayarak savcılığına yolladığına dair ifadesi de iddianamede yer aldı.

Bununla birlikte Güler, casusluk davasına yönelik kumpas iddiaları hakkında açılan soruşturmada yargılanan isimler arasında yer almıyor.

Gizli Suriye ses kaydı

Güler'in Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı görevinin ardından 2013 yılında Genelkurmay İkinci Başkanlığı'na atandı.

Bu görev dönemine ise gizli Suriye ses kaydı damgasını vurdu.

2014 yılında bu kez internete düşen ve YouTube'a erişimin bir süreliğine engellenmesine neden olan bir ses kaydı, Güler'in adının çok daha geniş kitlelerce bilinmesine yol açtı.

YouTube'a "seçim güdümü" adlı bir hesap tarafından yüklenen videonun, Suriye konusunda gizli bir toplantıya ait ses kaydı olduğu iddia edildi.

İddialara göre, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in katıldığı toplantıda Suriye'ye olası bir askeri müdahale ele alındı.

Bu ses kaydında, Güler'in Suriye'deki hükümet karşıtı gruplara silah ve mühimmat gönderilmesine yönelik MİT çalışmalarının desteklenmesi gerektiğini ve talimat verilmesi halinde Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu'na silah ürettirebileceklerini söylediği öne sürüldü.

Yine iddialara göre Güler, aynı toplantıda Davutoğlu'na TSK için "Her dönemde sizlere lazım olan bir tool (araç)" dedi.

Dışişleri Bakanlığı, o dönemde yaptığı açıklamada bu toplantıyı doğrulamış ancak bazı kısımlarının "tahrif edilerek" yayımlandığını belirtmişti.

Konuyla ilgili Ankara Cumhuriyet Savcılığı soruşturma açtı. Bu soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.

15 Temmuz darbe girişimi süreci

Yaşar Güler, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi yaşandığı sırada genelkurmay ikinci başkanlığını görevini sürdürüyordu.

Darbe girişiminden kısa süre sonra verdiği ifadede, akşam saatlerinde makam odasında çalıştığı sırada odasına yaklaşık 10 kadar askeri personelin "Yere yat, yere yat" diye bağırarak girdiğini aktardı.

İfadeye göre, yere yatırıldı, kafasına basıldı ve elleri bağlandı. Daha sonra Akıncılar Üssü'ne götürüldü. Burada tutulduğu odaya giren darbe girişiminin liderlerinden biri olmak suçlamasıyla yargılanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk tarafından gözleri, elleri ve ayaklarındaki bağın çözüldüğünü anlattı.

Güler ifadesinde ayrıca Öztürk'ün darbeye kalkışanları "manyak" olarak nitelendirdiğini ve bu kişileri girişiminde vazgeçirmeye ikna etmeye çalıştığını söylediğini de aktardı.

Mart 2018'de ise bu kez Genelkurmay'ın darbe girişimi sırasında işgal edilmesiyle ilgili açılan dava kapsamında yapılan özel celsede Orgeneral Akar ile birlikte ifade verdi.

Güler darbe girişiminin ardından jandarma genel komutanlığına, bir yıl sonra da kara kuvvetleri komutanlığı görevlerine getirildi

Yaşar Güler buradaki ifadesinde MİT Müsteşarı Fidan'ın yardımcısını gönderdiğini ve darbe ihbarıyla ilgili bir subaydan aldıkları istihbaratı öğrendiğini belirtti. Güler, daha sonra bu bilgiyi Akar'a aktardığını, bunun üzerine Akar'ın da Fidan'ı davet ettiğini söyledi.

Güler, darbe girişiminin ardından Ağustos 2016'da yapılan Yüksek Askeri Şura toplantısında Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı. Bir yıl sonra da Orgeneral Çolak'ın emekliye sevk edilmesiyle Kara Kuvvetleri Komutanı oldu.

Böylece Güler'in genelkurmay başkanlığı önünde de herhangi bir engel kalmadı. Normal şartlarda 2019'da genelkurmay başkanı olması beklenen Güler, bu makama bir yıl erken atandı.

Böylece yeni sistemde cumhurbaşkanının atadığı ilk genelkurmay başkanı oldu.

Financial Times: Merkez Bankası'nın bağımsızlığı konusunda endişeli yabancı yatırımcılar alarmda

İngiliz Financial Times gazetesi yatırımcıların, Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanı olmasını iyi karşılamayacağı yorumunu yaptı:

"2004'te Erdoğan'ın kızıyla evlenen Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanı olması, Türkiye ekonomisinin sağlığı ve Merkez Bankası'nın bağımsızlığı konularında endişeli olan yabancı yatırımcı ve uzmanları alarma geçirdi.

"Seçim kampanyası süresince Albayrak hükümeti düşürmek için dış güçler tarafından yapılan operasyon sonucu Türk Lirası'nın değer kaybettiği uyarısını yapıyordu. Yatırımcılar ise Türk Lirası'nın mevcut durumunun fazla ısınan ekonomi ve faiz oranlarının yeteri kadar yüksek olmaması sonucu olduğunu savunuyor" yazdı.

Haberde kabinenin açıklanmasının ardından Türk Lirası'nın Amerikan Doları karşısında yüzde 3.8 değer kaybettiği belirtildi.

Gazeteye konuşan Hollanda Bankası ABN Amro'dan Nora Neuteboom, "Bu kesinlikle umduğumuz bir şey değildi. Piyasalar kabinenin açıklanmasını bekliyordu ve verilen mesaj açık: Bu kabine piyasa dostu değil, Erdoğan dostu."

Financial Times, geçmişte Maliye Bakanlığı da yapmış ve son olarak ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı olan Mehmet Şimşek ile Maliye Bakanı Naci Ağbal'a yeni kabinede yer verilmemiş olmasına da dikkat çekiyor.

Gelişmekte olan ekonomiler uzmanı İnan Demir gazeteye yaptığı yorumda, Şimşek ve Ağbal'ın stres dönemlerinde faiz artırma yönünde görüş belirten isimler olduğuna ve artık böyle zamanlarda orada olmayacaklarına dikkat çekiyor ve "Kabineye alınmaları Erdoğan tarafından, piyasanın endişelerini dikkate aldığını gösteren bir işaret olurdu" diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüksek faize yıllardır sert şekilde karşı çıktığını belirten Financial Times, Türk Lirası'nın 2018 başından bu yana dolar karşısında yüzde 17 değer kaybettiğini de hatırlatıyor.

Guardian: Yemin töreninde Batı ülkelerinin liderleri yoktu

Telif hakkıEPA

Guardian gazetesi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yemin töreninde Batılı hiçbir büyük ülkenin üst düzey yetkilisininin olmamasına dikkat çekiyor:

"Türkiye'nin parlamentoda muhafazakar ve İslami çizgideki AKP ile milliyetçi MHP çoğunluğu ile, dış politikada daha da artan milleyetçi bir yol izlemesi bekleniyor. Erdoğan son yıllarda Suriye'deki savaş, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği, insan hakları ihlalleri ve darbe girişimi sonrası Avrupa'nın desteğinin yetersiz olması gibi konular nedeniyle ABD ve AB ile stratejik müttefikleriyle çatışıyor. Bu değişimin bir sinyalinin de bugünkü yemin törenine katılan 22 ülke lideri arasında ABD, Almanya, Fransa ya da İngiltere gibi Batılı ülkelerin olmayışı."

Times: Atatürk'ten bu yana en çok gücü elde eden Erdoğan otokratlar arasında katıldı

Times gazetesi de 24 Haziran seçimlerinin ardından Erdoğan'ın otoriter devlet liderlerinden tebrik telefonları aldığını ancak Batı'nın daha ilgisiz davrandığını yazıyor:

"Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Venezuela Devlfet Başkanı Nicolas Maduro ve (Rusya Devlet Başkanı) Vladimir Putin gibi otoriter liderler Erdoğan'ı aceleyle tebrik etti ancak Batı daha kayıtsız davrandı. Bu, yemin töreninin davetli listesine de yansıdı. Bulgaristan'ın Cumhurbaşkanı Radev törene katılan tek Avrupa Birliği üyesi ülke lideriydi. 2 yıl önceki darbe girişiminin ardından Türkiye'nin en güçlü Batılı müttefiki olan İngiltere de törene bakan göndermedi."

New York Times: Hükümet borç yükü altında

Amerikan New York Times gazetesi de Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmasının finans marketlerini tedirgin ettiğini ve tek bir siyasinin elinde çok fazla güç toplanmasına yönelik endişeleri artırdığını yazıyor.

New York Times'ın haberi şöyle devam ediyor:

"Hükümet, büyük altyapı projeleri için alınmış borç yükü altında. Bu projelerin çoğu Erdoğan ve müttefikleriyle bağı olan firmalarca yapılıyor. Türkiye'nin ekonomisi geçen yılki yüzde 7,4 büyüme oranıyla hâlâ en hızlı büyüyen ekonomilerden ancak Türk Lirası, yatırımcı ve kredi verenlerin endişelerinin bir yansıması olarak son zamanlarda değer kaybetti."

Gazete kabinedeki isimlerden yalnızca dördünün seçilmiş siyasiler olduğuna, geri kalanların bürokrat olduğuna dikkat çekiyor.

Haber:Bbc-Turkiye Esnaf Gazetesi

 

 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu