Mimar Ülkü Koçar:”İstanbul”u beton çölüne dönüştürdünüz”
AKP İstanbul’u da Yönetemiyor!
İBB Meclisi CHP Üyesi Mimar Ülkü Koçar Meclis Kürsüsünde konuştu ve AKP'nin İstanbul'u getirdiği son durumu özetledi: AKP İstanbul’u da Yönetemiyor! İstanbul’un dört bir yanını ranta, talana, sermayenin açgözlü projelerine açtınız ve beton çölüne dönüştürdünüz İstanbul’u!
İstanbul’un dört bir yanını ranta, talana, sermayenin açgözlü projelerine açtınız ve İstanbulu adeta beton çölüne dönüştürdünüz”dedi.
İBB Meclisi CHP Üyesi Mimar Ülkü Koçar Küresel İklim değişikliği hakkında Meclis Kürsüsünde gerçekleştirdiği gündem dışı konuşmasında yerelde ve genelde AKP İktidarının ve özellikle AKP’li Başkan Kadir Topbaş’ın İstanbul’u getirdiği son halini bir kez daha gözler önüne serdi vekonuşmasında şu cümlelere dikkat çekti: “13 yıl boyunca İstanbul’u yönet(emey)en Topbaş, istifasını verirken vicdanen rahat olduğunu ifade etmiştir. 2004-2017 tarihlerinde, 13 yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Kadir Topbaş; Onlarca bilim insanının katkılarıyla hazırlanan ve kötü bir plan olmasına rağmen İstanbul’un kuzeye genişlemesini istemeyen, kentin akciğerleri kuzey ormanları eko-sistemini koruyan, altında bizzat başkan olarak kendi imzanın olduğu 1/100.000’lik İstanbul Çevre Düzeni Planı’na ihanet ederken de vicdanın rahat mıydı? Mega katliam projeleriyle başkanı olduğun İstanbul’un bizzat canına okurken, iklim değişikliği çağında kentin su havzalarını, ormanlık alanlarını betonlaştırıp yüzlerce canlının tabitatını darmadağın ederken de vicdanı rahat mıydı? Eli kulağında depremini bekleyen bu kentin neredeyse tüm toplanma alanlarını AVM, rezidans, plaza, otellere dönüştürürken; sermayenin rant projelerine teslim ederken, vicdanın rahat mıydı? Kentin simgesi haline gelen hafriyat kamyonları yayaları, bisikletlileri, küçücük çocukları katlettiğinde, katletmeye devam ettiğinde, kentin en yetkilisi olarak hiç bir sorumluluk almadığında da vicdanı rahat mıydı? Uzmanlar ve bilim insanlarının ciddi itirazlarına rağmen, inatla inşa ettirdiğin boynuzlu Haliç Köprüsü ile Haliç’e sapladığın hançer ve de muhteşem Süleymaniye’nin silüetine ettiğin ihanet karşısında da vicdanı rahat mıydı? Ya Üsküdar’ı betonlaştıracak ucube meydan projesinin çakılan kazıkları nedeniyle Şemsi Paşa (Kuşkonmaz) Camii’yi çatlattığında, vicdanı rahat mıydı? Boğaziçi’nin ve konuşlandığı tarihi bölgenin canına okuyacak, Kabataş Meydanı Aktarma Merkezi, nam-ı diğer ‘Beton Martı’ projesine onay verirken vicdanı rahat mıydı? Başkanı olduğu şehrin Saray tarafından yönetilmesine müsaade ederken, kentin dört bir yanını ranta, talana, sermayenin açgözlü projelerine açarken vicdanı rahat mıydı?Beton çölüne dönüştürdüğün İstanbul, en düşük yağışlarda bile afet yaşayıp, İstanbullular kendi çabalarıyla sel sularıyla baş etmeye çalışırken de vicdanı rahat mıydı? Biz 2019 dan sonra İstanbulda AKP dönemini İstanbul’un her bir köşesi, taşı, ağacı, kültür tarih varlığı katliamı ile Mimar Sinan’ın eserlerine yaptığı saygısızlıklarla anacağız; 8000 yıllık İstanbul’u Dubai-Manhattan arası bir kent karikatürüne dönüştürme gayretkeşlikleri anacağız; Kentin hafıza mekanlarını, kültür varlıklarını, kamusal alanlarını, ormanlarını, korularını, bostanlarını, koylarını, tersanelerini…İstanbul’u İstanbul eyleyen tüm değerleri yerle yeksan etmeleri ile anacağız Sulukule, Tarlabaşı, Ayazma, Tokludede, Sarıgöl, Emekevler ve daha nice yıktığın mahalleyle, rant uğruna yerlerinden ettikleri insanlarla ve söndürdükleri hayatlarla anacağız; Taksim Meydanı’na, Kabataş’a, Haliç’e, Karaköy’e, Boğaziçi’ne yaptıklarıyla anacağız; Boğaziçi ve Haliç kıyılarına çaktığın kazıklarla, hukuk dışı sahil dolgu alanlarınla, ulaşım projeleriyle anacağız! Hiç affetmeyeceğiz”
Kadıköy Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Mimar Ülkü Koçar’ın 2018 yılı Mayıs ayı Meclis toplantılarında gerçekleştirdiği konuşmasının tam metni:
Sayın başkan değerli meclis üyeleri, Küresel iklim değişikliği hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum hepinizi sevgi saygı ile selamlıyorum. (16 MAYIS 2018 ÇARŞAMBA) Dün Dünya İklim Günü idi.
Öncelikle temel bir soru ile başlayalım… Küresel iklim değişikliği nedir?
Küresel iklim değişikliği, adından da anlaşılabileceği gibi, Dünya çapındaki iklimin, küresel bir boyutta değişmesi demek. İklim, durmaksızın değişiyor. Korkutucu olan ise, bu değişimin tehlikeli bir hızda ve yönde olması… Gezegenimiz aşırı hızlı bir şekilde ısınıyor, yani sıcaklığı artıyor. Bu nedenle günümüzdeki Küresel İklim Değişikliği'nin yapısı, "Küresel Isınma" yönünde
İklim değişikliği neden gerçekleşiyor? Dahası insanlığın bu değişime etkisi nedir?
İnsanın doğaya etkisi genellikle 4 ana başlıkta toplanıyor: Ormanların tahribatı ve tarım alanları, Ozon tabakası kirliliği, Aerosol gazlarının salınımı (örneğin kömür yakımı sonucu salınan sülfatlar, Sera etkisine neden olan karbondioksit (CO2) ve metan (CH4) gibi gazların salımı… Bunlar genelde fabrikalardan, arabalardan, uçaklardan, trenlerden, tarım alanlarında yaşayan büyük besi hayvanlarından ve santrallerden salınan gazlar…
Eğer güzel bir gelecek inşa etmek istiyorsak birlikte mücadele etmek zorundayız.
Dünyamız ısınıyor… Hem de hiç olmadığı kadar. Bilim insanlarının geçtiğimiz yüzyılda iklimin ısındığını ve bu ısınmanın insan kaynaklı olduğunu kabul ediyor. Öyle ki NASA tarafından yapılan küresel sıcaklık ölçümlerine göre, modern ölçümlerin yapılabildiği 1880'den bu yana 2017 yılı, 2016'dan sonra yeryüzünde kayıtlara geçen en sıcak yıl olarak gerçekleşti.
Bu global değişimden elbette Türkiye de etkileniyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün değerlendirme raporuna göre ülkemizde 2017 yılı içerisinde toplam 598 meteorolojik karakterli doğal afet rapor edildi. Uzun yıllar dağılımına bakıldığında 2017 yılı içerisinde meydana gelen afet sayısı en yüksek üçüncü değer oldu. Bunda tüm dünyada olduğu gibi değişen iklim koşullarının da etkisi bulunuyor.
KÜRESEL ISINMA İLE MÜCADELE SÜRECİ
Bu konuda Paris'te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 21. Taraflar Konferansı'nda (COP21) küresel ısınmaya karşı alınacak önlemler, 2016 yılında 195 ülkenin oy birliğiyle kabul edildi.
Kabul edilen anlaşma metninde, küresel ortalama sıcaklık artış limitinin 100 yıllık süreçte 1,5 ila 2 derece arasında sınırlandırılması konusunda uzlaşıldı.
Anlaşma, küresel ortalama sıcaklık artışının sınırlandırılması, fosil yakıtların aşamalı olarak azaltılması ve ciddi temiz enerji yatırımlarının hızlandırılmasını gündeme getirdi.
Paris Anlaşması'nda imzası bulunan Türkiye ise 2030 yılı itibarıyla 1 milyar 175 milyon ton olarak öngörülen toplam sera gazı emisyonlarını, yüzde 21'lik azalışla 929 milyon tona indireceğini taahhüt altına aldı. İmzacı ABD'nin başkanı Donald Trump ABD gibi bu sera gazlarının en büyük salıcısı olan ABD’nin ve bu antlaşmadan çekildiğini açıkladı.
İstanbul’da son yıllarda yaşanan şiddetli yağışlar ve sert iklim geçişleri ‘İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ‘ olduğunu ortaya koymakta.
Geçtiğimiz aylarda İstanbul’da yaşanan şiddetli dolu yağışı arabaların, evlerin camını kırmış, çok sayıda yer sular altında kalmıştı. Dolu yağışı nasıl bu denli bir felakete yol açabiliyor? Eskiden de yağmur yağıyordu ancak etkileri bu denli güçlü olmuyordu. Ne yaptık da 20 dakikalık bir yağış böylesi felaketlerin yaşanmasına yol açtı? Yaşananlar sadece bir başlangıç mıydı?
İstanbulun Paris antlaşmasına da imza atmış Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler” (UCLG) Dünya Teşkilatı Başkanlığı da yapan ve istifa ettirilen belediye başkanı sayın Kadir Topbaş ayrıldı ama sorumlusu olduğu mega katliam projelerinden, kentin beton denizine boğulmasına, hafriyat kamyonu cinayetlerinden, kadim kentin tarihi siluetinin yok edilmesine kadar İstanbul’a ihanet edilen projeleri sera gazı salmaya devam ediyor.
“Sulukule, Balat Mahallelerini başlarına yıkıp şehirden sürgün ettiği çoluk çocuk tüm mahallelilerin; Boğaz’ın, Haliç’in, Kuzey Ormanlarının her bir ağacının, Habitatları bozulmuş yaban hayvanlarının, konaklama bölgeleri betonlanmış göçmen kuşların, dolgularla yaşam alanları dağıtılan deniz canlılarının, Mahalleleri yok edildiğinden telef edilen tüm sokak hayvanlarının, Kısaca, bu kentte yaşama dair ne varsa, istifa ile değişmedi yaşamı zorlaştıran doğayı yokeden ve iklimi değiştiren uygulamaların sorumlusu olmaya devam edecek.
KADİR TOPBAŞ, İSTİFA ETMEK BİR HESAP VERME YÖNTEMİ DEĞİLDİR!
13 yıl boyunca İstanbul’u yönet(emey)en Topbaş, istifasını verirken vicdanen rahat olduğunu ifade etmiştir. 2004-2017 tarihlerinde, 13 yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Kadir Topbaş; Onlarca bilim insanının katkılarıyla hazırlanan ve kötü bir plan olmasına rağmen İstanbul’un kuzeye genişlemesini istemeyen, kentin akciğerleri kuzey ormanları eko-sistemini koruyan, altında bizzat başkan olarak kendi imzanın olduğu 1/100.000’lik İstanbul Çevre Düzeni Planı’na ihanet ederken de vicdanın rahat mıydı?
Mega katliam projeleriyle başkanı olduğun İstanbul’un bizzat canına okurken, iklim değişikliği çağında kentin su havzalarını, ormanlık alanlarını betonlaştırıp yüzlerce canlının tabitatını darmadağın ederken de vicdanı rahat mıydı?
Eli kulağında depremini bekleyen bu kentin neredeyse tüm toplanma alanlarını AVM, rezidans, plaza, otellere dönüştürürken; sermayenin rant projelerine teslim ederken, vicdanın rahat mıydı?
Kentin simgesi haline gelen hafriyat kamyonları yayaları, bisikletlileri, küçücük çocukları katlettiğinde, katletmeye devam ettiğinde, kentin en yetkilisi olarak hiç bir sorumluluk almadığında da vicdanı rahat mıydı?
Uzmanlar ve bilim insanlarının ciddi itirazlarına rağmen, inatla inşa ettirdiğin boynuzlu Haliç Köprüsü ile Haliç’e sapladığın hançer ve de muhteşem Süleymaniye’nin silüetine ettiğin ihanet karşısında da vicdanı rahat mıydı?
Ya Üsküdar’ı betonlaştıracak ucube meydan projesinin çakılan kazıkları nedeniyle Şemsi Paşa (Kuşkonmaz) Camii’yi çatlattığında, vicdanı rahat mıydı?
Boğaziçi’nin ve konuşlandığı tarihi bölgenin canına okuyacak, Kabataş Meydanı Aktarma Merkezi, nam-ı diğer ‘Beton Martı’ projesine onay verirken vicdanı rahat mıydı?
Başkanı olduğu şehrin Saray tarafından yönetilmesine müsaade ederken, kentin dört bir yanını ranta, talana, sermayenin aç gözlü projelerine açarken vicdanı rahat mıydı?
Beton çölüne dönüştürdüğün İstanbul, en düşük yağışlarda bile afet yaşayıp, İstanbullular kendi çabalarıyla sel sularıyla baş etmeye çalışırken de vicdanı rahat mıydı?
Biz 2019 dan sonra İstanbulda AKP dönemini İstanbul’un her bir köşesi, taşı, ağacı, kültür tarih varlığı katliamı ile Mimar Sinan’ın eserlerine yaptığı saygısızlıklarla anacağız; 8000 yıllık İstanbul’u Dubai-Manhattan arası bir kent karikatürüne dönüştürme gayretkeşlikleri anacağız; Kentin hafıza mekanlarını, kültür varlıklarını, kamusal alanlarını, ormanlarını, korularını, bostanlarını, koylarını, tersanelerini… İstanbul’u İstanbul eyleyen tüm değerleri yerle yeksan etmeleri ile anacağız Sulukule, Tarlabaşı, Ayazma, Tokludede, Sarıgöl, Emekevler ve daha nice yıktığın mahalleyle, rant uğruna yerlerinden ettikleri insanlarla ve söndürdükleri hayatlarla anacağız; Taksim Meydanı’na, Kabataş’a, Haliç’e, Karaköy’e, Boğaziçi’ne yaptıklarıyla anacağız; Boğaziçi ve Haliç kıyılarına çaktığın kazıklarla, hukuk dışı sahil dolgu alanlarınla, ulaşım projeleriyle anacağız! Hiç affetmiyeceğiz.
Haber:İbb Chp Basın-Turkiye Esnaf Gazetesi