Ekrem İmamoğlu İosb Başkanlarıyla Buluştu

Ekrem İmamoğlu:”Seçimden önce bir kez daha bir araya gelelim. Zaten seçimden sonra İstanbul”u yöneteceğim için o zaman sizlerle sık sık görüşeceğiz”dedi
Chp Beylikdüzü Belediye Başkanı ve Chp İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Üyeleriyle, Bölge Sanayi Site Yönetim Kurulu Başkanlarıyla ve Bölge Sanayicileriyle İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Başkanlık Binasında kahvaltılı toplantıda buluştu.
Kahvaltılı toplantıya katılan başkan ve sanayiciler Ekrem İmamoğlu”nun İosb”yi ziyaretin dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Başkanlar yaptıkları kısa hoş geldin konuşmalarında Chp İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu”nu bölgesel çalışma ve faaliyetlerle ilgili kısa bilgilendirmede bulundular ve İmamoğlu”ndan bölgeye ve İstanbul”a yönelik projelerini sordular, Ekrem İmamoğlu”nun Mega Kent İstanbul”la ilgili düşünce ve görüşlerini dinlediler.
Chp Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu sözlerine başlarken yaptığı ziyarete gösterilen ilgiden dolayı kahvaltılı toplantıya katılanlara teşekkür etti.
Beylikdüzü Belediye Başkanı ve Chp İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı"nda katıldığı kahvaltılı toplantıda yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
“Beylikdüzü belediye başkanı olarak Mega Kent İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak İstanbul”a hizmet etme amacıyla Chp tarafından İstanbul”u yönetmek için bu görev için tercih edildim.Amacımız bu mega kent İstanbul”a çok daha farklı bir anlayış ile hizmet etmek,çok daha farklı imkanlar ve fırsatlar yaratmaktır.Açıklanan verilere göre her beş gençten biri işsiz, ya da tercih ettiği bir işi bulamıyor. Bu gençlerimize iş imkanları sunmak gerekiyor. Bu mega kentte bir çok imkan ve fırsatlar yaratılabilir. İstanbul”un bu şansı hala daha var. Yeni yerleşim alanları değil, tarım alanlarımızı da korumamız gerekiyor. İstanbul”da İmarla ilgili sınırlar var ve şurada bitmelidir, bitmiştir diyebilelim.
Chp olarak, bu mega kentin dokularıyla ve sürdürülebilir yaşamsallığıyla ilgili bir sınırı, bir çizgisi olsun istiyoruz.Bakınız bu mega kentin böyle bir çizgisi yok. Bu şehrin insanlarına daha ucuz ve daha kaliteli gıdalar sunulabilir.İnsanlarımızı daha hijyenik, daha sağlıklı bir şekilde yaşatalım ve besleyelim.
Bu kentin çok ciddi sorunları varken yapılan belli yatırımlarla ilgili konuşmalarla ilgili burada bir yorum ve açıklama yapmayı kendime zül görüyorum. Bu şehirde yatırımlar sürdürülebilir insani yaşam odaklı olmalı. Biz yöneticilerin düşüncesi ana gayesi bunlar olmalı.
15-20 gün önce yapılan bir açıklamada 20 milyon metre kare yeşil alan oluşturulması konuşuldu. Yeni yaşam vadileri denildi. Yani 40 milyon metre karelik yeşil alan. Bu açıklamaları duyduğumda, bu kadar betonlaşma bu kadar hızlı yapılaşma karşısında yeşil alanı da hatırladıkları için gerçekten kendi adıma mutlu oldum.Çünkü biz bunu Beylikdüzü Belediyesi olarak kendi imkanlarımızla örnek sayılacak Yeşil Vadi projemizi hayata geçirdik. Gelsinler görsünler. İyiye iyi, kötüye kötü demekten hiç kimseye zarar gelmez.Bakın geçen yıl millet bahçeleri diye bir kavram geliştirdiler ve proje gerçekten de çok güzel bir proje oldu.Bu tür plan ve projelerin başımın üstünde yeri var. Ama onların açtıkları park ve bahçeler kadar ben Beylikdüzü”nde hepsine bedel yani onların açıkladıkları rakamların 5 katı kadar yaşam vadimizi hizmete açtık. Görmek isteyenler gelsin görsünler. Niyet etmeniz önemli. Çağdaş ve modern kentleşmelerde sürdürülebilir insani yaşam için kentlerde yeşil alan normları konulmuştur. Bu gün bu duruma Mega Kent İstanbul”da baktığımızda Bağcılar”da bu 0.5,Esenler”de 0.6 ve Güngören”de 0.7 dir ve dünyaya bu durumu anlatsanız size gülerler.
Siz eğer bir kentte hele ki İstanbul gibi bir mega kentte yerleşim alanlarında olması gereken yeşil alanları bu kadar umarsamaz ve ötelerseniz, bununla birlikte o kentlerde yoksulluk, ruhsuzluk, samimiyetsizlik ve en önemlisi de sağlıksız bir toplum üretirsiniz. Hatta bu gibi kentlerde ve yerleşim yerlerinde suçlar üretirsiniz.Böyle kentleşmelerde sosyal yaşamı çekilmez yaparsanız. Suç merkezleri üretirsiniz. Bakın İstanbul”un 14 ilçesine kaymak tabakası geldi.25 ilçesinde biz kaymak tabakası yaratacağız. Bağcılarda kaymak tabakası olacak. Göreceksiniz. Yani bu başkanlar orada 15-20 yıldır hizmet ediyorlar. Şöyle bir aynaya baksınlar. Yani bu mega kentin bunca sorunları varken, başka konuları konuşamıyorum. Ama teknik konuları konuşurum. Bakın bu İstanbul”un bu kadar sorunları varken. Ben kanal İstanbul” konuşmak bile istemiyorum. Elbette ki teknik konular da konuşabilirim. Yanlışları eksikleri onların bileceği iştir. Ama bu şehrin çözmesi gereken bunca sorunlar varken, bu kenti alabora etmek yazıktır günahtır. Bu durumun da vebalı, günahı büyüktür bunu bu kadar net söylüyorum. Bu mega kente öncelikler var. Sanayicinin bir başka önceliği ve sorunu var.
Bakınız ayrıca İstanbul da aslında bizim toplumsal kültürümüzle örtüşmeyen yaşam biçimimizle uygun olmayan bir yapılaşma furyası son sürat gidiyor. Bu durum İstanbul”un tarihi dokusunu ve görselliğini bozduğu gibi bir anlamda da İstanbul”un yozlaşmasına da sebep oluyor. Sizlere örnekler vereceğim. Ben birazdan Esenyurt”a geçeceğim birazdan ayrılmamız gerekecek. Bakın Esenyurt”un nüfusu şu anda 900 bine ulaştı. Esenyurt bundan 10-11 yıl önce Beylikdüzü ile hemen hemen aynı nüfusa sahipti. 170-173 bin civarında Beylikdüzü idi 190 bin civarında da Esenyurt”tu. Bizde nüfus alan ilçeyiz. Bizim de nüfusumuz şu anda 340 bin civarında. Ama Esenyurt”tun nüfusu dediğim gibi 900 bine ulaştı…Ben bu artışlarla ilgili konuştuğumda da bu suçu işleyenler yapma yahu kentlere şehirlere vize mi uygulayalım diyorlar.Ben bunlara gerek yok diyorum. Siz yerler binalar yaparsanız, plansız gelir kaygılı yerleşkeler, siteler yapar oraları oturuma açarsanız elbette insanlarda oralara gelirler.
Bir şehir İmar Planlamasının sınırlarını belirlemiyorsanız, siz aslında o şehri yönetemiyorsunuz, yönetemezsiniz demektir. İstanbul bir bölü 5 binlik planları var. İstanbul”un nüfusu 16 milyonu geçtiğine göre biz demek ki 5 binlik planları şimdiden aşmışız.
Bunun yanında hala ihmal edilen, çok daha büyük sorun olan ve her insanı kaygılandırması gereken İstanbul”un depremsellik gerçeği var. İstanbul”un mevcut konut stoğu 1.300.000 binin üzerindedir. Şöyle bir sormamız lazım. Biz ne yapıyoruz Allah aşkına. Bakın ben aynı zamanda bir inşaatçı ailenin çocuğuyum aynı zamanda ve bu işle de ekmeğimizi kazanıyoruz. Ama bu işlerde çok yapmanın karlı olmadığını artık anlamalıyız. Yani güzel işler yapmalıyız. Güzel derken de demin Kayaşehir örneği verildi. Bu kentleşme, bu siteleşme ve katlaşma aynı zamanda aynı kentte farklı yerlerden gelen insanlar ile kucaklaşmayı kardeşliği getireceği yerde, kendi değerlerinden uzaklaşmayı, birbirlerine daha çok yabancılaşmayı da beraberinde getirdiğini görmeliyiz. Ayrıca bana göre en önemlisi de kültür çatışmalarının derinleşmelerine sebep olunmaktadır. Yahu Allah aşkına 50 katlı bir konut olur mu? Bakın bizler hızla buna doğru gidiyoruz. Böyle bir binada Vanlı, Diyarbakır”lı, Rize”li, Samsun”lu Mardin”li, Adıyaman”lı Malatya”lı ve Gresun”lu kendi kültür ve değerleriyle bir arada yaşabilirler mi? Yaşayamaz kardeşim yaşayamaz. Bu mümkün değildir. Kimse kimseyi boşuna aldatmasın kardeşim. Biz bu kültür mozaigimizi düşünerek planlamalar yaparak şehirleşmeliyiz. Biz hala üç nesil bir arada yaşayan toplumsal yapıya sahibiz ve hala üç nesil bir arada yaşamaktayız. Bana göre de bu bizim son derece önemli değerlerimizdendir. Dede, Baba Oğul, Torun gibi bir toplumsal dokumuzla birlikte yaşayan toplumuz. Buradan meseleye böyle bakıldığında kimin muhafazakar yapıya sahip olduğuyla alakalı insanın kafası karışıyor.Böyle binaları yaptıranlar mı, yapılmasına izin verenler mi muhafazakar. Sormak lazım. Bu uygulamalarla beraber yani sizin muhafazakarlığınızın anlamı nere de kaldı. Kısacası İstanbul”da hala İstanbul”a yakışan İstanbul insanlarının yaşam biçimlerine değer veren ve buna layık bir yapılaşma asla olmamıştır.
Tüm bunlara rağmen bu yapılaşma rağmen asla unutmamamız gereken, sürekli aklımızda tutmamız gereken ve İstanbul”un depremsellik gerçeği ile yapılan hesaplar doğrultusunda hala 1 milyon insanın ölme gerçeği ortada durmaktadır. İstanbul”da bir milyon 300 bin bina stoğu ile İstanbul ayrıca böyle bir acı gerçekle de karşı karşıyadır.
Bu ne zamandan beri böyle. 1999 bilinen o depremden beri. Geçenlerde Sanayi Mahallesini gezdim bir hafta önce. Orayı nasıl bıraktıysam hala öyle. Yahu 1999 yılından bu yana bu böyle orada ki binalar hala o şekilde duruyor. Yani bu 25 yılda orayı yöneten belediye veya Büyükşehir belediyesi bir şekilde bu duruma bir çözüm üretemez miydi?
Yani hala İstanbul”un yapılaşma sorunu vardır. Daha vahim olanı da depremsellik sorunu vardır. Ama şu depremi hepimiz bilelim ve unutmayalım ve Allah nasip etmesin, ya da gecinden versin diyelim…Çünkü burada yaşanacak bir deprem ile çok ciddi can kayıpları yaşayacağız. Bakın Türkiye ve İstanbul bir başka memleketin, coğrafyanın, orada ki dertlerin, depremlerin, afetlerin yarasını sarar ama İstanbul”un başına gelecek böyle bir dert ile Türkiye bile İstanbul”un bu yarasını saramaz. Böyle bir yarayı ne Türkiye ne de İstanbul ne de başka bir yer İstanbul”un böyle bir yarasını asla saramaz. Allah gecinden versin. İstanbul”da yaşanacak bu şekilde bir depremsellik gerçeğinde gelişecek yaraları sarmak çok zor olabilir. Bunun için de özellikle İstanbul”da nüfus yoğunluğu ve sorunu mutlaka çözülmelidir. İstanbul sorunlarıyla alakalı çok anlatılacak paylaşılalcak konular var.
Esenyurta yetişmek istiyorum ama bu dar zamanda Sizlerle, Sananayiciyle Sanayi bölgeleriyle iç içe nasıl yaşanmalıdır gibi projeleri de masaya yatırmak, tartışmak çözüm önerilerimizi paylaşmak isterim.Yani akşamdan sahaba haydi sanayiciler şehrin dışına taşınsınlar demekle bu işler bu şekilde asla çözülemez. Bu işlerin bu yaklaşımla da asla çözülemeyeceğini herkes çok iyi bilmelidir. İşte bu konularla alakalı sizlerle etraflı detaylı sohbetler yapmak elbette isterim.Sizlerinde benzer sorunlarla iç içe olduğunuzu biliyorum. Çünkü bir Osb de Beylikdüzü”nde var. İkitelli Organize Sanayi Bölgesi”nin oluşmasının tarihsel geçmişinde haydi şehir dışına denilerek gelişme var. Dünya ve Türkiye dünkü gibi değil artık. Geçmişte söylendi kararlar alındı buralar oluştu.Burası için dün de aynı şey söylenmişti ve buraya taşındınız. Şimdi de başka yerlere taşınılsın şeklinde söylemekle bu şehir yönetilemez. Bu gelişmelere bağlı bunca istihdamı barındıracak sosyal şehir olmazsanız o şehri yaşatamazsınız. İstanbul sanayisiz, sanayi İstanbulsuz asla olamaz.
Ama şehir ile sanayiyi yan yana birbirine saygılı bir yaşam şartları barındıran hale getirebilirsiniz, bunun için sanayi kirliliğini giderebilirsiniz, görselliği düzeltebilirsiniz, aralarda sanayi ve kenti ayıran yeşil alanlar kurabilirsiniz gibi. Bir şehirde istihdamı sağlayamazsanız o şehrin şehir olarak yaşama şansı da kalmaz. Bunun için sanayi şehir ile mutlaka barışık mutlaka iç içe olmak durumundadır. Kenti sanayiden arındırırsanız istihdam dengeleri alt üst olur, işsizlik artar, toplumsal sorunlar artar. Bu nedenle de bu gibi bir planlama sağlıklı şekilde nasıl yapılır doğrultusunda görüşmek üzere yeniden bir araya gelerek konuşalım. Sizlerle bu buluşmayı 31 Mart Seçimine kadar bir kez daha yapalım. Zaten seçimden sonra da bu şehri yönetirken de sizler ile sık sık görüşeceğiz. Beni dinlediğiniz için sizlere teşekkür eder saygılarımı sunarım.”
İmamoğlunun İosb den ayrılmasının ardından İosb Sanayi Sitesi Başkanları İkitelli Organize Bölgesi Başkanlık binasının muteşebbis heyet toplantı salonunda rutin toplantılarını yapmak üzere salona geçtiler.
Kahvaltılı toplantı günün anısına hatıra resim çekimleriyle sona erdi.
Haber:Turkiye Esnaf Gazetesi