Başkan TOKDEMİR:İskobir ve Marmara Birlik Bir Çatı Altında Birleşmelidir”

Türkiye”nin ve Ortadoğu”nun en büyük Organize Sanayi Bölgesi olan İkitelli Organize sanayi bölgesi”nde bölgeyi çok yakından takip eden ve bölge ile ilgili çözümleri yüreklilikle ortaya koyan Çevre Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Tokdemir, genel ekonomiden bölgede ki son durumlara ilişkin görüşlerini Türkiye Esnaf Gazetesi ile paylaştı.Başkan Tokdemir:”İkitelli Organize Sanayi Bölgesi”nin İkitelli Osb resmi yönetiminin istikrara kavuştuğu bu dönemde, Bölge Kendi Üst Birliği”ni oluşturup, oluşan bu çatı altında da bölgede ki bütün müteşebbisler yer almalıdır. Bunun için İskobir ve Marmara Birlik mutlaka ve mutlaka yeni birlik çatısı altında birleşmelidir”dedi.

Başkan Yusuf Tokdemir, Genel siyasi istikrar ile İkitelli Osb”de yapılan son seçimler ile oluşan bölge yönetimini için de yaptığı yorumda, “Her iki yönlü olarak istikrar devam ediyor. İnşallah birisi bir çomak sokmaz, ortalığı yeniden karıştırmaz”diyerek şunları söyledi:

“Ülkemizin dovizi sabitlendi. Ne aşağıya ne yukarıya doğru agresif bir hareketler ve zıplamalar yapmıyor. Eğer bir takım daha kararlar alınırsa dolar olması ve fikslenmesi gereken 5 Tl ile sabitlenir ve iş dünyası rahat bir nefes alarak, yoluna devam etmek için doğrudan önüne bakarak ilerler.Dünya”da ve ülkemizde yaşanan ekonomik gelişmeler, her kesimi yakından ilgilendirmekte ve etkilemektedir. Bu etkileşimden elbette ki bölgemiz de nasibini almaya devam ediyor. Ülkemizin sosyo-ekonomik gerçekleri içinde yer alan her yerde ki gerçekleri de belirler.İkitelli Organize Sanayi Bölgemiz devasa bir yer. Ülkemize hatırı sayılır katma değer üretiyor, son derece önemli istihdam sağlıyor.Burada bulunan esnafların yolunu açmak gerekiyor.Özellikle bu bölge içerisinde çalışan küçük ama büyüyen orta ölçekli, markalaşmasını tamamlayan iç ve dış müşteri potansiyelini yakalayan, yani dünya piyasaları ile entegre olabilen orta ölçekli işletmelerin çok ciddi bir sıkıntıları yok. Onların tek bir sıkıntısı var. Artan iç girdi maliyetleri. Yani girdi maliyetleri, açıklanan enflasyonun bir iki puan üzerinde. Özellikle enerji maliyetleri.Bu durum haliyle sözünü ettiğimiz firmaların dünya pazarında rekabet etme şanslarını olumsuz etkilemeye devam ediyor. Çok yüksek katma değerli mal üretenlerde tabi ki bu daha az oluyor,ya da olmuyor. Ama belli paritelerle, belli oranlarla çalışan işletmelerde var. Bu gibi işletmeler de işte o kırmızı çizgilerin etrafında dolaşıyorlar. Onun haricinde ki diğer esnafsa iç piyasada ciddi bir istikrar yakalanmadığı müddetçe onların da gerçek manada para kazanabilmeleri standartlarını yükseltebilmeleri, yaşam standartlarını yükseltebilmeleri için bir para kazanabilmeleri an itibariyle mümkün görünmüyor. Bu durum çok ciddi bir sıkıntıdır ve bu devam ediyor.”

Bölge içinde ki Sanayi Sitesi yöneticileri olarak, hedeflenen ve yapılması gereken bir çok çalışmanın bulunduğuna da değinen Başkan Tokdemir, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Evet bizler burada bir ekonomik iş ve işlemler çerçevesinde bölgede ki yöneticileriz. Yönttiğimiz alanlarla ilgili bizlerin elinde olan imkanlar var, olmayanlar var. Hepimiz doğrudan mevcut ekonominin kurallarına tabiyiz. Burada yöneticiler olarak burasının en güzel şekle kavuşturulması için üzerimize ne düşüyorsa onu yapmaya gayret gösterdik, gösteriyoruz. Ama şu gerçekte vardır ki makro ekonomiyi bizler yönetmiyoruz.Makro ekonomiyi bizler yönetmediğimiz içinde bölgemizde ve kendi sanayi sitelerimizde faaliyet gösteren ve üreticiyi, esnafı olumsuz etkileyen gelişmeler karşısında bizlerde her kes gibi ne olup olmayacağını bekler hale geliyoruz. Burada ki başkanlar olarak değiştireceğimiz, müdahale edeceğimiz meseleler varsa onlara çözüm getirmek için yapmamız gerekenleri yapabiliyoruz. Ama genel ekonomiden kaynaklı gelişmeleri piyasalara yansıyan olumsuzluklar karşısında da çözüm üretme gibi hiçbir şansımız olmuyor, olamaz. Genel ekonomiden kaynaklı gelişmeler karşısında bizlerin çözüm üretme imkanımız da asla yoktur.

Makro ekonomiyi belirleyen parametreler bizlerin elinde değildir.Bu sözünü ettiğimiz Parametreler toplumun elinde de değil. Parametreler TUİK in elinde.

Şu anda buralarda olsun, iç piyasa da olsun bütün ekonomik ilişkiler Türkiye”nin genel ekonomisiyle alakalı olan bir konudur.Bunun için bir şey yapılacaksa Türkiye”nin ekonomisini bir şeklide canlandırmak lazım. Genel ekonomiyi canlandıramadığın an buradaki insanların üretimlerini artırmaları mümkün değil. Yani bir takım teşviklerle, ucuz faizlerle verilen kredilerle,bilmem şu kadar desteklerle falan gibi konular ile sadece geçiştirmeler yapılır. Bu anlatılanlar ile buralara da köklü çözüm getirmeniz mümkün değil.

Bakın Türkiye de geçmiş dönemlerde belli sıkıntılar olurdu, geçmiş dönemlerde krizler olurdu. Ama krizlerin hepsi de fazla üretimden kaynaklanan likidite krizi olurdu. Yani çok mal üretilirdi ama para dönmezdi. Yani mal çok olurdu, ama piyasada para olmazdı…

Bakın Türkiye de işsizlik krizi bu güne kadar hiç yaşanmadı, olmadı. Yani esnaf ben işsizlikten dolayı mal üretemiyorum diye hiç yakınmadı. Sürekli üretiyorum ama para alamıyorum krizi oldu.Likit krizleri finans krizleri gibi bir çok krizler oldu. Bu gün ise son derece önemli olan bir mesele ile karşı karşıyayız. İşsizlik krizi var. Yanı buradaki esnaflar, üreticiler kişiler mal üretecek kapasitedeler fakat satacakları malı paraya dönüştürecekleri kaynaklar kısıtlı. Böyle çok garip bir süreç yaşanıyor.

Bu yönde bir çok yorum ve öneri yapabiliriz. Ancak bizler hiçbir çözüm sunamayız. Bu yönde bir çözüm önerisi yapabilmemiz için makro ekonomik verilerin bizlerin elinde olması lazım. Benim ekonomi bilgime göre bu verilenler biliyorsunuz bir matematiksel bir problemi çözmek için önce verilenler ve verilenlerin arkasında da istenenler olur. Şimdi sen problemleri söylüyorsun.Ama çözüm için gereken parametre hiç birimizin elinde yok. Bu durumda bizler  nasıl çözüm üreteceğiz, üretebiliriz. Buna yönelik nasıl bir önlem alacağız.Bunu çözmemiz de mümkün değil. Bunun çözülmesi için Türkiye verilerinin açık ve şeffaf olarak orta yerde olması lazım. Yani Tv”lerden bir takım kişilerin yapmış oldukları beyanatlar açıklamaların da çoğu afakidir. Çoğu hayalidir, bunlar ile de bu işler çözülemez. Bakın bir kere üretmeden büyümek ekonomide söz konusu olamaz, böyle bir büyüme de büyüme değil. Türkiye ekonomisi aşağı yukarı 20 yıldır hiçbir şey üretmediği halde habire büyüyor. Bu nasıl bir büyümedir, neye göre bir büyümedir, bu büyümenin kaynağı nedir.Bu tanımlanan büyümeye de hala akıl fikir erdirmiş değilim. İşte bu da bir parametre. Büyüyor, nasıl büyüyor, neye göre büyüyor. Yani ne satıyorsun,ne üretiyorsun da bu büyüme oluyor. Böyle bir büyümeyi açıkçası benim aklım bir türlü almıyor. Ama büyüdüğümüz söyleniyor.”

-Bölge de İkitelli Osb”nin özlenen yönetim istikrarına kavuştuğuyla alakalı yaygın bir intiba var. Ancak Bölge”de bölgenin tarihi dokusunda büyük emeği olan Üst Birlik ihtiyacı noktasında bir takım zaaflar yaşanıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

-Bak sevgili dostum.Bu konu son derece önemli bir konudur. Bu konuda yıllardır bir mücadele verilmektedir. Bizi biz yapacak bir çatı altında olma bilinciyle hareket edilmesi gerekiyor.Bu konuda bana gaz verme, milleti de tekrar birbirine düşürmeyelim.Bana gaz verme …Milleti de bir birine düşürme…

Benim bu konuda ki duruşumu her kes bilir.Ben söylediğimin arkasındayım. Savunduklarımı da söylerim.Sizin de bu söylenenleri yazacağınızdan adım gibi eminim. Bölgemiz adına son derece önemli bir hizmet veriyorsunuz.Bunun da ne kadar anlaşılıp anlaşılmadığı tartışılır. Ben söyleyeceğim, sizlerde yazacaksınız.Söylediklerimin arkasında oldum, olacağım. Adamın yüzüne söylemeyeceğim hiçbir sözü arkasından da asla söylemem. Ben birisinin duymak istemediğim şeyleri, yani yüzüne karşı konuşamayacağım şeyleri asla kimsenin arkasından konuşmam. Hele ki konuşacaklarımı, konuştuklarımı kişinin yüzüne karşı daha rahat konuşabilirim.Bu konuda da benim hiçbir çekingem olmadı, yoktur.

Bakın bu konuda esas olan, olması gereken şudur. Bölgemizde Osb olmadan önce bunlar vardı. Bölgemizde iki üst birlik var ve adları ne olursa olsun temsiliyet adları üst birliktir.Adları da bu şekilde bitiyor.Bunun adı ne Birlik. Burada önemli olan işte o birliği tesis etmektir. Burada iki tane birlik bölgede uzun yıllar varlıklarını sürdürdüler.Gelinen süreçte bölge aslında tamamlandı. Bu nedenle de bazı arkadaşlar da diyor ki artık bu birliklere falan filan ihtiyaç yok. Hayır. Bu birliklere bizim ihtiyacımız var.

Burada bir birliğe bölgeyi kendi şemsiyesi altında toplayacak bir birliğe her zaman ihtiyaç var. Çünkü burası birlikler ile bu noktaya geldi. Şunu şöyle açıklayayım. Kendini Temsil Eden Sivil Toplum Örgütü olmayan topluluklar her daim totaliter kişiler tarafından hatta nefsini ön plana almış kişiler tarafından zaman zaman yanlış yönlendirilirler,zaman zaman su istimal edilir, zaman zaman da bu gibi yerler yanlış şekilde kullanılabilir. Onun için bu bölgenin her şekilde kendine ait bir sivil toplum örgütüne ihtiyacı var.Buraya da bir tane yeterlidir artık. Bu bölgenin değerlerini haklarını savunacak resmi platformlarda başka. Organize Sanayi Bölgesi başkanlığı resmi bir sıfatı var. Burası bakanlığın her an denetimi altında. Yönetimi altında.

Burada bazı arkadaşların bu konuda genel kanaatleri var, olabilirde,saygı duymak lazım. Herkesin aynı şeyi, her kesin bir yere aynı bakması diye bir kural kaide yoktur. Her kesin bir görüş mesafesi var. Bazıları 5 yüz metreyi görür, bazıları bin beş yüz. Bazıları da 2 yüz metreyi görür. Bazıları da bin 500 metreyi görür. Bakın bilgi ve teknolojiyle donandığınız zaman da teleskopu alırsın kilometrelerce uzakları da görürsünüz. Bu mesele de bilmekle ve geleceğe nasıl bakılmasıyla ilgili bir meseledir.Ayrıca bu mesele bir vizyon misyon meselesidir.

Özetlersek burada yer alan birlikler bir şekilde üyelerinin içinde itibar kazandılar kendi bünyelerini oluşturdular ve başkanlarını seçtiler. Ne var ki bu durum hala birilerinin bakış açısıyla bakıldığında bunların ne vizyonun, ne misyonun, ne de çok uzaklara yönelik bir bakışı, ne de bölgeyi bütünüyle kucaklayacak yapıları var. Bu varları artırıp sıralayabiliriz. Bütün mesele temsil ettiğin kitlene karşı hoş duruş ve karşılıklı sevgi, inanç ve güvendir. Hele ki bir de sevip ha bu bizim başkanımız olsun dendiğinde de mesele bitmiştir. Bütün mesele bunu dedirtebilmektir. Tıpkı bir zamanlar Büyükçekmece Belediyesinin İmar Komisiyonu Başkanı bakkal Ali Aga gibi…Ali Aga seviliyor, ilgili parti tarafından da meclis üyesi yapılıyor, ilgililerde bu kişiler tarafından seviliyor. Bizde yaptık bunu imar komisyonu başkanı. Gel gelelim ki bu Ali Aga ne mühendislikten anlar, ne de mimarlıktan anlar, ne de tapu kadastrodan anlar. Sadece bir mahalle bakkalı ama çok seviliyor. Sakın ha bu örneği verirken de ben hiç kimseyi küçümsemiyorum. Ben bakkallık karşısında şapkamı çıkarır saygımı da gösteririm. Çünkü bakkallık karşısında da ben cahil bir insanım.

 Ama az önce zikrettiğim konular karşısında da kimse kusura bakmasın o mahalle bakkalı da yetersizdir, cahildir ve bende bu konuda kimsen cahilim. Çünkü benim ihtisas alanım, mesleğim, bölümüm değil. Ben de o konuda bilen kişiden ehliyetli olan kişiden bilgi alarak, sorarak, yorum yaparım.

-Bölge için son derece önemli olduğuna inanılan Bölge Üst Birliği gibi son derece bir ihtiyacın gerekliliğine rağmen insanların birbirlerine şu veya bu sebeplerden dolayı sinirlenip,tavır alarak Birlik Değiştirme”lerine, Olan Birlikten istifa edip ayrılmaları gibi gelişen tavır ve durumlar ile alakalı neler söylemek istersiniz?

-Bakın ciddi kurumlar eğer kişiler ile anılmıyorlarsa kişisel kırgınlıklar olduğu zaman bu konular olan yerde kalmalıdır,kalıyorda, kalırda.

Çünkü bir gün gelir, adamın biri ortaya çıkar,yüreğini ağzına alır ve adama burası senin babamın yeri mi diye de sorulur. Böyle bir soru sorulduğunda, yada böyle bir çıkış yapıldığında o adam biter.O adamda bunları zaten bilir. Ama hala burası senin babamın yeri mi diyemiyorsan, o kurum veya yer hakikaten oranın bir çok ihtiyacını da babasının malı gibi karşılıyorsa, sende bunu yutkunup söyleyemiyorsan, işte onu zorluyorsun.Böyle olunca da bu da bir noktaya kadar yürüyor,bir noktadan sonra da duruyor. Onun için de bu gibi temsiliyet ve kurumlar tam bağımsız bir mekanda her kesin eşit katkı sunduğu ortak tavır koyduğu bir yerde fikirlerin hür ve özgür bir şekilde tartışıldığı bir ortamda o birliği o birlikteliği orada oluşturmak ve istenen birlikteliği sağlamak gerekiyor. Bu şunun için gereklidir: Bir yerde istenen, özlenen müşterek problemlerimizi çözme adına o birliği sağlamaktır. Bu gibi kurumlar asla şahsi sorun ve problemleri çözmek için kullanılmamalıdır.Şahsi problemlerin çözümü için sağlanan birlikten ve birliktelikten de asla gerçek ve özlenen bir birliktelik diye söz edilemez.

Bu konularda da ayrılıklar farklı düşünceler yapılaşmalar olabilir. Ama ikitelli organize sanayi bölgesinin mutlaka ve mutlaka kendini özelinde temsil edecek kabiliyet, yetenek ve manevralara sahip bir birliğe eskisinden daha çok ihtiyaç vardır. Hele ki şu anda buna acilen ihtiyaç vardır. İkitelli Organize Sanayi Bölgesinin ortak problemlerini kalıcı ve istikrarlı bir şekilde çözmek için de Tek Birlik Çatısı Altında ki yani İskobir ve Marmara Birlik Bölge Adına şu veya bu şekilde Tek Bir Çatı  Altında birleşmek zorundadır. Burada ki bütün katılımcılarda oraya katılmak zorunda ve burasıyla alakalı gayri resmi ortamda görüşülmesi gereken problemleri, çözüm önerilerinin görüşüleceği bir merkezin mutlaka ve mutlaka olması lazım ve bunu en kısa sürede bu bölge içinde bulunanlar gerçekleştirmelidirler. Çünkü, bölge ile örtüşen, bölgenin ortak menfaatlerine yönelik hayati çalışmalar özgür iradeyle ancak ve ancak burada alınabilir, burada alınan kararlar gönül rahatlığı ile bölgenin ileriye bakmasına vesile olur. Bu şekilde oluşan bir birlik tarafından alınan kararlar, kararlar paralelinde oluşan talepler, gereken bilgiler ilgili yerlere ortak mesajlar şeklinde daha etkili bir şekilde verilir, verilen mesajlarında sonuçları etkili olur. Yani bölgenin aldığı son kararlar böyle bir birlik merkezinden bölge adına verdiği mesajlar ilgili yerlerden erken sonuç alınmasına yardımcı olur.Bölge adına, bölgenin geleceği adına, müşterek menfaatler adına alınan kararlar böyle bir birlik merkezinden verilmesi gerekir. Nokta.

-Böyle bir birliktelik için bir zamanlama ile ilgili neler söylemek istersiniz?

-Aslında böyle bir ihtiyacın zamanı diye bir şeyi keşke konuşuyor olmasaydık. Bu her zaman için önemli bir konudur.Ama şu anda bu birlikteliği, müştereklerde birleşmek için tam zamanıdır.Yanı İkitelli Osb yönetimi için resmi yönetiminde böyle bir ortak konsensüs oluşmuşken, bu bölge bu yapıya paralel de kendi birlik çatısını da hemen oluşturmalıdır, bu yönde alınacak kararlar ve atılacak adımlar çok isabetli ve yerinde bir karar olur diye düşünüyorum. Ayrıca şunu belirteyim ki bu tür şeylerin tam zamanı veya geçmiş zamanı diye de bir şey olmaz, olmamalıdır. Keşke bunu hiç konuşuyor olmasaydık. Bu bir ihtiyaç ise her an da bunun zamanıdır. Bu tür yerler ve işler her an için bir zamandır. Geçen zaman ise bölgenin ve bizlerin zararınadır.

Burada olmazsa olmaz gelişme şu olacaktır. Marmara birlik ve İskobir Bir çatı altında toplanacak ve bir çatı altında birleşecektir. Nokta…

-Buna bölge ne kadar hazırdır ve bu yapılaşma başarabilecek midir?

-Başarılacaktır, Başaracaklar, başarmak zorundadırlar. Bu bir. İkinci mesele de, organize sanayi bölgesi başkanlığına gelirsek de orada seçim yapılmadan da orası için ben bir şey söylemiştim.Bu tek liste halinde olacak. Bunu oluşturmak içinde en azından ben sonuna kadar mücadele edeceğimi söylemiştim ve sizlerde bu haberi yapmıştınız. Ben bölge için bu çabamı verdim Allaha şükürler olsun ki o da oldu. Şimdi orada olan arkadaşlarımız orada iş ve işlemleri yapıyorlar. Önemli olan ortak akılın kullanılarak orada yapılması olanların ve güzel şeylerin başarılmasıdır. Ha güzel şeylerde yapıyorlar. Herkese karşıda eşit mesafade eşit uygulama içinde çalıştıklarını da izliyor, görüyorum. Hiç kimsenin de işleri yarım kalmıyor ve orada ki arkadaşlarımızın kafalarının arkasında da artık ikinci bir hesapları ikinci bir bagajları yoktur, olamaz. Hem sosyal konumlarıyla beraber, hem varlık ve sorumlulukları itibariyle orada ki arkadaşların ikinci bir bagajları yok. Ama maalesef bundan önceki dönemde bir fetret dönemi yaşadık. Kısa da olsa Osmanlının yaşadığı gibi bir Fetret dönemi yaşandı.Bu fetret dönemi de ta Ankara dan duyuldu, sanayi bakanlığından duyuldu, bakanlık rehberlik ve teftiş kurulu başkanlığından duyuldu. İşte Tbmm”nde dile getirildi.

Son derece kötü bir durum yaşandı. Bölge adına yakışmayan sürece girdi, son derece büyük irtifa kaybı yaşadı. Ancak bu irtifa kaybını hızlı bir şekilde gidermeyi de başardı.İnşallah bundan sonra bir yanlış yürüyüş olmaz. Böyle bir işleyiş olacağı kanaatinde de asla değilim. Oraya seçilen arkadaşlarımız orada üzerlerine düşen görevleri yapacak bilgiye birikime ve ehliyete sahipler ve yapıyorlar, can hıraş çalışıyorlar, mücadelelerini de veriyorlar. İnşallah daha güzel şeyler yapacaklardır. Zaten İkitelli Organize sanayi bölgesinde yapılacak çok fazla bir şeyde kalmadı, yok. Zaten bölge de ki yapılanmalar da yüzde 93 gibi tamamlandı. Artık bölge hizmet odaklı çalışmalarına hız vermelidir,verecektir.

Buranın artık önünde çözüm bekleyen acil mesele haline gelen burada ki yapılanmalarını tamamlayan ve büyüyen işletmelere hitap edecek mücavir alanlarda yakın alanlarda ikinci faz, üçüncü faz ikitelli organize sanayi bölgelerini oluşturma gayreti içinde olmalıdırlar. Diyelim ki buraya gelen işletmeler var yeri bin metrekare ve yetemiyor. Adama 4 bin metre kare yer lazım bu gibi işletmelerin rahat çalışacakları olan o yerleri oluşturmak gerekiyor. Şimdi ki yeni çalışma alanı bunlara yönelik olmalıdır. Burada ki yönetim de artık bu tür çalışmalarla yorulmalıdır, yoğunlaşmalıdırlar.

Şu da var ki bazı genç arkadaşlarımız gençleşme adına bölgeye yıllarını veren duayen, bilgili,birikimli, belli yaşta ki başkanlarla alakalı bir takım yorumlarda bulunuyorlar. İşte bu kadar yıl başkanlık yapılır mı yeter artık diye biliyorlar. Sizler gidin artık yenileri gelsin diyenler de var. Benim de onlara acizane bir cevabım var. Buna da ben kendi adıma değil, bölge adına bir cevap vermek istiyorum. Cevabım şudur: Bakın arkadaşlar Mimar Sinan”ı eğer İmparator emekli yapmış olsaydı 60 yaşında 70 yaşında bu gün Selimiye diye Sultanahmet diye  o şaheserler olmayacaktı,yoktu. Dünya harikası bir Selimiye gibi bir camimiz olmayacaktı. Bitti. Bu kadar basit. Bu gibi hizmetlerde bulunan kişiler sağlıkları el verdiği ölçüde 80 yaşına da gelseler, bu hizmetlerde bulunmalılar. Asla hiçbir sakıncası yoktur. Sadece ve sadece bu gibi vasıflarda bulunan genç veya yaşlı kişiler toplumsal hile ve intibak zaaflarına bulaşmış kişiler ise toplum ve kamu olarak da bu gibi olanları top yekun buradan dışarıya atmalı. Onun haricinde yöneticilik adına seçilmiş olan yapabildiği kadar,yanında ki elemanları yetiştirebildiği kadar,çırağına işi öğreterek işi teslim edinceye kadar bu böyle devam etmelidir.

Ne var ki kanuna bir ilave koydular Organize sanayi bölge yönetiminde bir kişi 8 seneden fazla bulunamayacak. Böyle gidin işte başkanlık sisteminde bu böyle. Ama işte duyuyoruz. Anadolu da yapılmakta olan organize sanayi bölgeleriyle alakalı olan bitenleri. Başlıyorlar 10 sene, 20 sürüyor arkadaşlar. İkitelli de 20 sene sürdü. Niye bu kadar sürdü. Çünkü bizde bunu 20 senede öğrendikte onun için sürdü. Ama öğrenerek de olsa bunu başardık ve gene bizler yaptık burasını. Ama bu gibi işin ne olduğunu nasıl olması gerektiğini bizler bu 20 senede ancak öğrendik. Ama şimdi yeni bir organize sanayi bölgesi için bizlere yer teslim etsinler bizler bunu 6 ayda bir yılda meydana çıkartırız. Hem de daha güzel, daha kusursuz.Bu kadar bilgi ve tecrübe sahibi olduk. Bu da bu kadar basit. Başka türlü bu gibi bölgeler hakkında insanları yıpratma adına, görevini hakkıyla yapan insanların kafalarını da çok fazla karıştırmamak lazım diye düşünüyorum.

-Sayın Tokdemir Sözünü Ettiğiniz Ek Madde ile ilgili düşüncelerinizi biraz daha açar mısınız?

-Söylediğim gibi bu hizmet bedelinin böyle 8 yıl ile sınırlandırılması, böyle kalmasını isterlerse ve ısrar ederlerse bu gibi yapılaşmaları Anadolu”da da örneklerine şahit olduğumuz konuların yeniden yaşanmasına sebep olurlar. Bunda da ısrar edilirse korkarım ki yeni kişilerle, işi bilmeyenlerle beraber yeni kuracakları organize sanayi bölgelerini yine bir 20 yılda tamamlarlar veya tamamlayamazlar. Ama geçmişlerinde bu gibi bilgi ve birikim sahibi arkadaşları ve insanları bu görevlere getirirlerse bu gibi kişilerin birikimlerinden faydalanırlarsa bu gibi yatırımlar belirttiğim gibi 6 ayda bir yılda tamamlanırlar. Bu şekilde de daha iyi daha güncel yeni organize sanayi bölgeleri yapmak ve bu yönde ki problemleri çözmek mümkün olur.”

Haber: Turkiye Esnaf Gazetesi

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu